Ben hangi ara doksan dokuz kayıt girdim buraya yahu...
Acaba, diyorum, yavaş yavaş İngilizce blog yazmaya başlasam mı ki. Bir okuyan eden olur, ya da ne bileyim, en azından kendime bir meydan okumuş olurum, biraz değişiklik olur, rapor dışında bir şeyi İngilizce yazmış olurum, falan filan.
Of, en son ne anlattığımı bile doğru düzgün hatırlamıyorum ki.
Kısacası, şu son 10 gün gerçekten yıpratıcıydı ama yavaş yavaş yeniden toparlıyorum da denebilir.
Dün tam 12 saat uyudum. 12'de kalktım, kahvaltıda poğaça değil, ev tostu yedim. Laptopu kucağıma aldım, saatlerce the Big Bang Theory seyrettim; utanmadım, ilk sezonu bitirdim.
Sonra House M.D.'nin son bölümünü Fransızca altyazıyla seyretmeye çalışmak gibi saçma bir şeye kalkıştım (ha zevkli olmadı değil, az çok söküyorum galiba ben bu dili). Evet, inanılır gibi değil ama saçma bir şey yapmak için vaktim oldu.
Kim bilir, belki ilerleyen günlerde biraz kitap bile okuyabilirim. Ya da daha mantıklı konular üzerine yazılar yazabilirim. Yazabilmeyi gerçekten çok istiyorum.
Bazen aklıma o kadar güzel konular geliyor ki; "Tamam," diyorum; "bunu kesin yazmalı bir ara." Ama çok alakasız bir anda olduğu için bu olay; ne bir yere not almak, ne de sonradan hatırlamak mümkün olmuyor.
Tıpkı, canımın gecenin köründe Türk kahvesi çekip, gündüz bunun aklımın köşesinden bile geçmemesi gibi.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder