Bugün ilginç bir şey oldu.
Daha önce buralarda bir yerlerde bahsettiğim trafik kazasından beri, kırılan iki ön dişim dolguyla idare ediyor. Bir tanesi şimdiye kadar pek kıllık çıkarmadı sağ olsun ama daha büyük olan öteki kırıktaki dolgu 2-3 ayda bir düşüyor, yeniden yaptırıyorum.
Bugün sabah dişimi fırçalarken, işte o büyük dolgu düştü.
Çok sallamadım bu sefer. Hatta "Aaa bak her defasında daha az tepki veriyorum bu dolgu düşmesi olaylarına, ne güzel" falan dedim kendime.
Diş fırçalama işini bitirdim çıktım, odamda dolanırken "Hadi yerine yerleştirmeyi deniyim" dedim. Biraz uğraştım ama sonuçta oldu. İşte tam bu noktada dolgu ilginç bir şekilde oraya yerleşti ve kıpırdamadı. Sevindim, annemlere söyledim, güldük ettik falan filan.
İnanır mısınız, o dolgu ek hiçbir kuvvet olmadan, bütün gün orada KIPIRDAMADAN durdu.
Su içtim, yemek yedim. Yerinden oynamadı bile.
Bendeki mutluluğu tahmin edemezsiniz.
Gelgelelim, yemekten sonra ellerimi yıkamaya gittim, aynada bakınırken gözüme ufacık, miniminnacık bir karabiber kalıntısı takıldı, tam dolgunun oralarda gezinen.
Hah. Olaya gel şimdi.
İlla alıcam ya onu, hafif hafif diş fırçasıyla dokunmaya başladım. Dolguyu da düşünüyorum ama, "Düşmez ya, bir şey olmaz." düşüncesiyle falan. Sonra, bir anda, ne oldu demeden dolgu yerinden çıktı, lavabonun içinde tıkırdayarak yuvarlandı ve lavabo deliğinde kayboldu.
Sonra tabi dank etti, "Salak, ne oynuyosun karabiberse karabiber ya; bari önlemini alsaydın, değil mi!"
Şimdi, böyle bir olaydan sonra hayatın öğretici olmadığını kim söyleyebilir ki. Öğrenmen için her şeyi önüne koyuyor, o da yetmiyor sana bas bas bağırıyor. Bir yandan da egon kulağına fısıl fısıl konuşuyor. Karşı koyması o kadar güç ki. Hayatın dediklerini duymuyorsun bile. Sonra da işte böyle ağzın açık kalıyorsun.
İşte bunu öğrenmek lazım arkadaş. Acele kararlar vermemek, gaza gelmemek gerek. Ego'yu susturabilmek gerçekten önemli bir şey ve büyük de bir başarı.
Hayat gerçekleri bundan daha acı şeylerle öğretmesin inşallah.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder