26 Ocak 2011 Çarşamba

Ders kayıtlarıyla ilgili ufak tefek notlar.

Efenim herkese merhaba. Bu yazıda öyle süper edebi(!) bir eserle karşınızda değilim.

Ders kayıtları döneminde herkesin sorduğu tipik sorular var. Onlara toptan bir cevap getireyim, elli defa aynı şeyi yazmıyım falan filan filan dedim. Bunun için de bu blogu yazmaya karar verdim. Ha bir de blogumun görüntülenme sayısı artsın diye tabi. dşlgfkdsşf

Neyse, gelelim asıl konumuza. Şu insana "nalet ossun" dedirten ders kayıtlarını daha az hasarla atlatmak için her sınıftan öğrenciye yönelik ufak tefek ipuçları geliyor şimdi:
  • Biliyorsunuz ki bizim STARS adı altında bir sistemimiz var; ders kayıtlarımızı, notlarımızı, devamsızlıklarımızı buradan takip ediyoruz. Beş dakikanızı ayırıp şu sistemi ıncık cıncık inceleyin, kurcalayın arkadaşım. Neresinde ne var iyi bilin. Yarın öbür gün bir şey lazım olduğunda "Hönk" diye kalmayın. Mesela, belli bir sayıda dersi aştığınızda (bizim bölüm -IE- için sınır 6) yani 7. ve 8. dersleri almanız gerektiğinde, bir dersi düşürmek (drop) ya da dersten çekilmek (withdraw) istediğinizde STARS'ta (SRS'de) ilgili bölümden ilgili formu çıkarmanız gerekiyor. Formu çıkardıktan sonra da, advisorınıza ve bölüm başkanımıza imzalatıp formu işletmeniz gerekiyor.
  • Ders kayıtları için herkesin bir registration appointment'ı var. Bunlar öğrencilere sınıf gözetilerek, rastgele bir şekilde atanıyor. Bu süre gelene kadar size yüklenen ders programı üzerinde değişiklik yapamıyorsunuz. Bu saatin gelişinden itibaren ders ekleme/çıkarma, section değiştirme gibi işlemleri yapabiliyorsunuz (yukarıda bahsettiğim türden formlar gibi ayrıntılar var ama onlara burda girmiyorum hiç). O dönemki ders kayıtlarındaki registration appointment'ınızı öğrenmek için; STARS-srs/Information/Registration Appointment.
  • Okulun sitesinde Öğrenci İşleri diye bir bölüm var. Notlarla, geçme kalmayla, ders yüküyle ve daha pek çok şeyle ilgili bilmeniz gerekenler orada yazıyor. Kulaktan dolma bilgiler yerine önce bir buraları karıştırın, buradan bulamazsanız da ya başka öğrencilere sorun (ama hiçbir zaman yetkili birinden alınacak cevap kadar kesin olamayacağını unutmayın), %100 emin olmak için de öğrenci işlerine mail falan atmayı deneyebilirsiniz.
  • Bazen alacağınız derslerin alacağınız sectiondaki kotası dolmuş olabiliyor (kabus gibi bir olay tabi ki!). Böyle bir durumda kota açtırmaya çalışmak gerekiyor. Dört senedir bu okuldayım, dört senedir bu kota açtırma işini bir akışa dökemedim ben, öyle diyim. "Soru sormaya nereden başlayacağız" derseniz, dersin bölüm sekreteriyle konuşmanızı, sonra o kime yönlendirirse artık; oradan devam etmenizi tavsiye ederim. Ha, bir süre sonra başladığınız yere dönerseniz hiç şaşırmayın ama. Bir de, her derse her zaman ekstra kota açılacak diye bir durum da yok malesef, insanların insafına ve durumun vahimliğine bağlı olarak değişiyor.
  • Ders açılacak mıymış, kotası kaçmış, dolmuş mu dolmamış mı, dersi hangi hoca veriyormuş, programı neymiş gibi sorulara STARS'ın şu bölümünden ulaşıyoruz. Bunlara bakarak kendinize program hazırlayabilirsiniz ders kayıtları başlamadan önce. Hatta şöyle de bir site var, ben de bugün öğrendim bunu (Son kayıt dönemimde öğrenmek de koymuyor değil hani!). Almak istediğiniz dersleri giriyorsunuz ve size bir program hazırlıyor, ona göre planlayabiliyorsunuz derslerinizi.
  • STARS'ın bir evaluation kısmı var ama bu kısmı normalde okul dışından göremiyoruz. Yine de demokraside çareler tükenmiyor, tabi ki! Hemen şu linkten kullanıcı adı vs alıp VPN bağlantımızı kuruyoruz, bilgisayarımız evden Bilkent'in ağına bağlanıyor. Böylece STARS'taki evaluation kısmına da evimizden rahat rahat bakabiliyoruz.
  • Hocalarla ilgili yorumlar için gidilebilecek birtakım adresler şöyle:
  • Endüstricilere gelsin (diğer mühendislik öğrencileri de üstlerine alınabilirler tabi) "Sosyal seçmeli ne alayım?": Valla ben psikoloji manyağı bir insan olarak PSYC102 (Introduction to Social Psychology) ve PSYC100 (Introduction to Psychology) aldım, ikisinden de çok memnun kaldım. Ama öyle "Beni çok uğraştırmasın, dersler de daha bir sohbet havasında geçsin" diyorsanız ilk sıraya PSYC102'yi koyun derim. Dersi kesinlikle tavsiye ederim; iyi bir hocaya denk gelirseniz çok şey öğreniyorsunuz; dahası bence insanların biraz empati kurmayı becerebilmesi için bu dersi alıp bir şeyler öğrenmesi lazım. Yine de dediğim gibi, dersin süperliği hocalarla ÇOK alakalı, ben ikisinde de iki süper hocaya denk geldim, çok şanslıydım.

Hadi benden şimdilik bu kadar. Aklıma geldikçe ufak tefek eklemeler yapabilirim. Sorularınız olursa da yorum kısmından sorabilirsiniz, elimden geldiği kadar cevaplarım. Ama sormadan önce yukarıda dediğim siteleri karıştırmayı unutmayın piliz. (:

Hepimize kolay gelsin!

22 Ocak 2011 Cumartesi

collusions of expectation and reality

It's not the first time; won't be the last, either.

When what you had in mind is different from what happens in reality... even when what most of the people expect to see is different from the reality... How do you feel now?

Do you swear? Do you stare your eyes to one point and think about thinking nothing? Do you punch something? Do you shout?

What I did was giving a big, big smile.

Does that mean I'm learning about life?

21 Ocak 2011 Cuma

Let's try to write some.

It was a long, long story; to begin. If only I could tell you about it all.

On a cold, snowy saturday night, he slightly turned the lock, before the door and dark hole of his apartment was wide open in front of him. He stamped his feet to the ground to get rid of the snow on his shoes. Later, he stepped inside. He knew where the switch was placed; in the dim light which was coming from the outside, he found it quite easily. He should have been in no hurry, but he could not help acting as if; because something inside was not letting him do the other way. What was that?

It had been two months since he started living in this city with grey buildings and small streets. People were everywhere in this city. Not only at their home, but also in cinemas, dark streets, enormous shopping malls, gay bars, old cafés, antic places... Each and every place in this city had some human-made marks on it. Some good, some bad.

Two months ago, when he heard from his boss that he had to move to this city, the first thought he had in mind was how to get rid of the old stuff in his house. Nothing else. No thought of friends, no thought of other people, no nothing. He felt nothing. He thought that he might sell them in a second hand store, or just give them away to someone who needs.

When he first came to this grey city, "Greyella", the first thing after getting the keys of his apartment was walking in the long street that crossed the one on which he was going to live. He thought that he could live in this city, because although it had some human-made marks, they were far from being annoying. The buildings were generally old, some of their exteriors had been crumbled way long ago. There were trees here and there, stuck between the old buildings, as it they had already admitted where they were.

However, time was doing its work here. It was changing everything. What's more, that was the best part of the city according to his first feelings.

15 Ocak 2011 Cumartesi

no lo sé.

House'un yeni bölümünün çıkmasına üç gün kaldı. Dayanabilirim, diyorum; iki aya yakın bir süredir bekliyorum, üç gün daha bekleyebilirim. House; aslında Teardrop, benim uzay-zaman tünellerimden biri; beynimde geçmişe ve başka boyutlara açılan kapıların anahtarı. Karpuzlu vivident sakız ile beraber.

Finaller Perşembe günü bitti; üstümden kalkan yük miktarı gözle görülür düzeyde.

Her gün tonlarca film seyrediyorum, yatmadan önce kitap okuyorum; gönlümce müzik dinliyorum; falan filan.

Yine de beni içten içe kemirip duran bir konu var; bilerek ve isteyerek topluluğa "uyum" sağlamadım ve aldığım bu kararın oldukça mantıklı sebepleri olduğunu bilsem de bir yanım acaba buna değer miydi diye sormadan edemiyor. Arada kaldım biraz biraz yani. Ha şu an zaten bunu değiştirmek için yapabileceğim bir şey de yok ama pişman olmam gerekiyor mu, gerekmiyor mu, onu bilmiyorum işte ve bu durum da konu aklıma gelince bir diken üstündelik yaratmıyor değil.

Öyle de basit bir konu ki aslında. Pek de önemli değil; ama nedense çok takıldım. Belki başka şeylerle ilgili ipuçları veriyordur diye. Büyük ihtimalle fazla kafaya takıyorum ve büyük ihtimalle mantıklı bir şey yaptım. Ama mantıklı şeyler yapmak her zaman iyi midir; bak onu ben de bilmiyorum.