6 Nisan 2010 Salı

être/avoir.

Bazı insanlar vardır ki, canlı, ıslak çayırlar üzerindeki sisli, ama güneşle aydınlanmış, açık pembe-açık sarı-yavruağzı renkteki temiz, ferah öğleden sonra havası gibidirler.

Koskoca dünyanın ufak, gündelik bir parçasıdırlar. Gündelik hayatın gündelik dertleriyle uğraşırlar. Pek çok kişi onların farkında değildir. Çünkü dışarıdan bakıldığında hepsi aynı rutinin içinde aynı birer obje gibi görünmektedir. Böyle bir mekanizmanın içinde, ruhen doymanın yanında, günlük hayatın parçası olarak fiziksel anlamda doymak için de, kalplerinin "büyüklüğüyle" komik bir oranda ters orantılı olan işlerle uğraşırlar. Ama içlerinde öyle büyük güzellikler taşırlar, ve kalpleri öylesine temizdir ki, bu temizlik kendi kalplerinden taşar, taşar, size yansır...

...ya da her şeyin kafanızda oluşturduğunuz imaj gibi olması için umut edersiniz. Elinizde elle tutulur bir sebep olmadığı halde (ki bu durumda elle tutulur bi sebep aramak da komik olacaktır), böyle olduğuna gerçekten inanırsınız. Gerçekten inanırsınız. İnanmamanız için bir sebep yoktur. Ve o kişi kalbinin temizliğiyle sizi hiçbir zaman yanıltmayacaktır.

Böyle insanlar da var hayatta. Ben gördüm.

5 Nisan 2010 Pazartesi

5 nisan. kc. ls.




























Aslında blog yazma fikri pek yoktu kafamda.Öyle kendi kendime şarkı dinleyerek anmayı planlıyordum. Yine de dayanamadım.

5 Nisan'ın geldiğini de fark etmemiştim. Bir anda Facebook'ta gördüğüm bir paylaşımla dank etti.

Evet. Bugün 5 Nisan 2010. Kurt Cobain'in ölümünün üzerinden 16, Layne Staley'in ölümü üzerinden ise 8 yıl geçti.

Biri uyuşturucu etkisi altındayken kafasına kurşun sıktı, ya da böyle olduğu söyleniyor; ama altında yatan başka gerçekler olması da muhtemel diyelim. Diğeri ise aşırı dozdan hayatını kaybetti, cesedi 10 gün sonra çürümekteyken bulundu.

Evet, ölümleri gerçekten korkunç. Ya müzikleri?

Müzikleri, benim hayatım üzerinde hep etkili oldu. Onları hiçbir zaman kendime örnek almadım ama müzikleriyle büyüdüm. Lisedeyken onların müzikleriyle test çözdüm, onların müzikleriyle karlara bata çıka eve gidip geldim. Üniversitedeyim, hala da böyle devam ediyor. Hep bana dokunan, beni etkileyen bir yanı oldu müziklerinin. Bazen sıkıldım, araya zaman girdi ama asla sevmeyi bırakmadım. Hep saygı duydum.

Uyuşturucu. Senden nefret ediyorum. Buna rağmen, bu adamların müziklerine o kadar güveniyorum, o kadar güveniyorum ki; uyuşturucu kullandıkları gerçeğini bile arkaplana atıyorum ve yıllardır dinliyorum.

Her ölüm üzücüdür, ama bazıları gerçekten insanın canını sıkıyor. 27 yaşlarında canlarını uyuşturucu yüzünden vermiş iki müzik dehası. Keşke aramızda olsalardı diyorum, ama tabi ki klişe bir şekilde bunun onları geri getirmediği gerçeği var.

İnsanlar daha dikkatli olmalı, daha sorumlu davranmalı.

Saçmalıyorum tabi ki de şu an. Aslında kafamdakiler bu kadar basmakalıp düşünceler değil. Sadece kelimelere dökmek çok güç, ve ben ne olursa olsun onları bir blogla anmak istiyorum.

Mekanınız cennet olsun Kurt Cobain ve Layne Staley.

Yok, ağlamam ki ben o fotoğraflara bakınca.

susmak.

"Bu dünyanın dedikodusu toz gibidir. Gönül aynasını örter. Sen aklını başına al da, bir zaman için susmayı kendine huy edin." - Mevlâna