23 Aralık 2009 Çarşamba

Üniversite hayatında takım oyuncusu olmak

Econ ödevinde çözümleri en uzun zaman alan soruları görünce kafayı duvara vurmak: 1 milyon beyin hücresi
Opti projesini bitircem diye öğle yemeği yiyememek: 1500 kcal
Proje yaparken arkadaşlarla iğrenç esprilere katıla katıla gülmek: Paha biçilmez.
Gerisi için, Bilkent Endüstri Mühendisliği.

Evet, zor bir dönemden geçiyoruz. Her gün sürekli bir şeylere, bir yerlere yetişmek, otobüsleri yakalamak, derslere yetişmeye çalışmak, ödev yetiştirmek, sınavlara çalışmak, teslim tarihine kadar projelerle uğraşmak... Çok zor. Bazen kendimi çok kötü hissediyorum, yaptığım şeyin iyi bir şey olduğunu biliyorum; evet okumak güzel; ama kimi zaman kimliğimi kaybetmek üzere gibi hissediyorum, sanki herhangi bir Bilkent Üniversitesi Endüstri Mühendisliği öğrencisi gibi. Halbuki, ben Nil'im.

Aslında çizdiğim bu olumsuz tablo durumumuzun tamamını ifade etmiyor. Anlatacağım asıl şey bu değil.

Üçüncü sınıf önceki iki sene gibi değil. Kimileriyle iyice yakınlaşırken, kimilerinden daha fazla uzaklaştığımı hissediyorum. İnsanlar değişir. Burada da sorun yok.

Bugün asıl değinmek istediğim şey, işin yıllar sonra dahi hatırlanası, sevilesi yanı.

Çok iyi bir ekibimiz var, birbirinin açıklarını kapatabilen, birlikte yürüyebilen bir ekip. İyi takım oyuncularıyız, çünkü iyi dostlarız. Birbirimizin kuyusunu kazmak yerine birlikte yürüyoruz, tökezleyeni, düşeni birlikte tutuyoruz; aynı zamanda kazananın yeri de daima farklı kalabiliyor.

Birkaç gündür bunu fark ediyorum bunu ben. Hepimizin kişilikleri, hayattan beklentileri, yaşam koşulları, hayata bakış açısı, ilgi alanları, becerileri kimi yerlerde farklılık gösteriyor. Tunay ve Murat projenin uygulama kısmını iyi yaparken ben rapor yazma kısmını üstleniyorum. Cansu, Alp ve Emrecan database projesine yüklenirken, bir dahaki sefere ben ge301 projesini yapıyorum. Hande, kendisini bağlamadığı halde opti projemizde bize yardım ediyor. Güçlerimizi birleştirmemiz gereken yerlerde birleştiriyoruz, ayırmamız gereken yerlerde de ayırabiliyoruz.

Şaka maka, galiba takım olmayı öğreniyoruz. Paylaşmayı.

Eskiden bir ödevi, projeyi başkalarıyla yapacağımı duyduğumda fenalık gelirdi.

Şimdi başkaları olmadan neredeyse hiçbir şeyi tam yapamıyorum. Diğerleri de öyle.

Galiba herkes kendi yeteneklerinin farkına varmaya ve bunların bir bütünde sahip olacağı değeri anlamaya başlıyor yavaş yavaş.

Allah nazarlardan saklasın dostluklarımızı.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder