28 Aralık 2009 Pazartesi

kapıların açılıp kapanması, 0'lar ve 1'ler...

Öğrenme alıcılarım yine işbaşında. Bızzzt bızzzt.

Thom Yorke - Hearing Damage

"A tear in my brain
Allows the voices in..."

Bu kadar elektronik altyapılı şeyleri pek sevmem normalde, ama sanırım bu şarkının hikayesine de inanıyorum ki, baya sevmekteyim kendisini. Sabah ilk kalktığımda daha gözümü doğru düzgün açamadan aklıma düşüverdi, bütün gün de kafamın içinde çalıp durdu.

"You can do no wrong
In my eyes..."


Ayrıca, Pınar'la msnde konuşurken ben de ilginç bir denklem buldum, isterseniz Tuncel - Güvenç teoremi falan diyebilirsiniz; buraya eklememi ve kendisine "dedicate" etmemi istedi:

"g = 3.5k k=0, 1, 2..."

Bu da üç buçuk ve katlarını atma denklemi. Finaller baabında hani. k bildiğin katsayı da, varın g'yi siz düşünün...

Başka neleri fark ettim, neleri düşündüm bugün?

Alıcılarım rastlantılara karşı daha açık artık. Benim alıcılarım artık daha açık olduğu için mi yoksa gerçekten de öyle olduğu için mi bilmiyorum ama, sanki hayatımdaki ilginç rastlantıların sayısı artmış gibi hissediyorum.

Bu çok keyifli geliyor aslında bana, hele bir de kaos teorisinden az biraz haberdar olduğum için daha da keyifli oluyor. Bu başkasına olsa korkutabilirdi. Ben baya baya keyif alıyorum bundan. "Manyak mısın" dediğinizi duyar gibiyim ama sonsuz üzeri sonsuz alternatifi düşününce... Hımmm. Hiç de fena gözükmüyor.

Nasıl olduğunu bilmediğim bir şekilde, aslında surat asmamam gereken şeylere kafamı çok fazla takarken, beni asıl çok düşündürmesi gereken şeyler hakkında kendimi daha rahat hissediyorum. Mantıklı açıklamasını henüz bulabilmiş değilim ama galiba bu tamamen içimdeki insan sevgisinden kaynaklanıyor (:P).

Ayrıca, bazen insanın yaptıklarından ötürü kendine cidden güvenmesi gerekiyormuş, belli bir raddede düşünme payı bıraktıktan sonra. Biliyordum aslında, daha emin oldum şimdi de.

Eve geldiğimde saat 10'u geçiyordu. Hiç şaşırmadım. Dün insanlar üretim planlama projesini yetiştirebilmek için gece 3'lere 5'lere kadar B binasında kalmışlar. Facebook anasayfamı dolduran baya ilginç yorumlar vardı, okurken çok eğlendim (bir süreden sonra herkes dalgaya vuruyor çaresiz). O değil de, her ne kadar bu dönem sınırlarımızı feci derecede zorlasa da; bölümümün vidaları gevşemiş halini bile bir ayrı seviyorum.

Çok rüzgarlıydı bugün, solunur bir hava vardı Bilkent'te. Keşke biraz nefes alabilseydim dışarıda. Sınavlarım bitince çıkıp kulaklığım kulağımda, aylak aylak dışarılarda dolanmak, yürümek falan istiyorum.

Son bir ekleme:

O değil de, bir de Devlet Bahçeli'nin 2010 için kuracağı denklemi merak ediyorum.

1 yorum:

  1. dünyanin en güzel insanisin sen ama :)
    seni seviyore. muck muck.
    Pinar

    YanıtlaSil