Zaman kısıtlı, okumakla yazmak arasında gidip geliyorum. Kütüphanem tozlanmış, üstelik in on beş sayfasını okuduğum kitabım hafta başında bıraktığım gibi duruyor. Mart sonunda olmamıza rağmen kar yağıyor dışarıda, bir miktar kar karşı apartmanın balkonuna yapışıp kalmış rüzgarla. Kendimi tekrar hayatın içine çekmek istiyorum, bunun için cümleler kurmak istiyorum; belki okuduğum o yazarların hissettikleri şeyden bir parça hissetmek istiyorum ben de. Belki siz de bilirsiniz; hayatta Radiohead dinlenmesi gereken anlar vardır. Ve hayatta Richard Brautigan okunması gereken anlar vardır. Bu anların sonunda kendinizi the Mamas & the Papas'tan California Dreamin'i dinlerken bulursunuz. Yazım kuralları bu noktada beklenmedik bir hal alır. California çok uzaktadır. California güneşi çok uzaktadır. Kıştan kalma bir bahar günüdür bugün; çünkü her gün yazdan kalma ya da bahardan kalma olamaz. Bazı günler kıştan kalma olmalıdır. Doğanın korunum yasası gibi bir şey belki.
Kitaplığımda üç tane Richard Brautigan kitabı var, üçünü de daha önce okudum. Aslında toplamda dört Richard Brautigan kitabı okudum, ama biri benim değildi, ödünç almıştım. Kitap artık sahibinde. Yenisini alıp kitaplığıma koymalıyım. Bütün bu kitaplarda etrafımda hiç görmediğim, ama bir zamanda bir yerlerde olduğunu bildiğim, bunu da mutlulukla karşıladığım bir şeyler var. Sanki evimin arka kapısı varmış ve her zaman açıkmış gibi, ya da karlara çıplak ayakla basıyormuşum gibi. Mars kadar uzakta olmayan, ama yine de önemli bir uzaklıkta olan şeyler. Kafamın içinde dönen, çoğu zaman da dönemeyen şeyler; çünkü çoğu zaman kafam olmuyor. Bazı taraflarımı hafta sonunda bırakıyorum, bazı taraflarımı da hafta içinde bırakıyorum. Bu ikisinin kesişim kümesi çok küçük. Soru sormanın yetip yetmediğini düşünüyorum. Bazı sorular o kadar güzel soruluyorlar ki, tek başlarına yetiyorlar. Ben o kadar güzel sorular soramıyorum.
Sadece güneşe dokunmak ve toprağın üzerinde yürümek istiyorum. Çim değil. biçimsiz, üzerinde kuru otların bittiği, basıldığında ufak ufak olan topraktan bahsediyorum. Saatlerce yürümek istiyorum. Hapishanemden çıkmak istiyorum; bunu yaparken başka bir hapishaneye girmeden.